Türkistanlı kardeşlerimiz Sakarya Zaferi'nin coşkusunu paylaştı, taarruz için moral ve destek verdi.
Heyet Buhara Cumhurbaşkanı Osman Kocaoğlu’nun yolladığı fevkalade ince bir suretle tezhip edilmiş Timur Han’a ait el yazması bir Kur’an-ı Kerimi ve üç adet altın işlemeli kılıcı Mustafa Kemal Paşa'ya takdim etti.
Kuran’ı Kerim önce Hacı Bayram Camii'ne verildi, daha sonra meclis kütüphanesinde muhafaza altına alındı.
Kılıçlardan biri Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'ya takdim edildi.
İkincisi Batı Cephesi komutanı İsmet Paşa’ya verildi.
Buhara Heyeti’nin temsilcisi Mustafa Kemal Paşa’dan üçüncü kılıcın da İzmir’e ilk girecek komutana verilmesini rica etti.
Yani İzmir’in kurtarılması yalnız bizim için değil, tüm Türk dünyası için bir “Kızıl Elma” dır.
Bu manalı hediyelerden çok müteessir olan Mustafa Kemal Paşa duygu dolu bir konuşma yapar ve konuşmasında “Bu emanetleri elinizden alırken, kalbim heyecan ile dolu. Halkımız ve ordumuz, uzaklardaki kardeşlerimizden gelen bu nişanelerden şüphesiz çok mütehassis ve mesrur olacaklardır.
26 Ağustos sabahı Kocatepe’den başlayıp Afyon’a, oradan Dumlupınar’a, Uşak’a ve nihayetinde İzmir’e ulaşan Büyük Taarruzla, 9 Eylül 1922’de Türk Süvarileri İzmir’e girmeye başladı.
İzmir'e ilk giren süvari birliklerimizin başında, Yüzbaşı Şerafettin Bey vardı.
Bir Rum'a ait fabrika önünde fabrikadan ateş yağmuruna tutuldu ve 4 erimiz şehit oldu.
Müfrezesinin başında kente saat 10.30'da giren Yüzbaşı Şerafettin, Kordon'a kurşun ve şarapnel yağmuru altında ulaştı.
Süvariler, dört nala Kordonboyu'ndan Pasaport İskelesi'ne geldiklerinde, bir Rum'un attığı bomba, Yüzbaşı Şerafettin'in atının önünde patdı.
Omzuna ve koluna şarapnel parçaları isabet eden yüzbaşı, parçalanan atını değiştirerek, yoluna devam etti.
Hükümet Konağı'nın önünde makineli tüfek ateşiyle karşılaşan Yüzbaşı Şerafettin'i, burada göğsüne isabet eden mermiler de durduramadı.
Atından inen Şerafettin Bey, bir gencin uzattığı Türk Bayrağı'nı alıp, göğsüne soktu ve sendeleyerek Hükümet Konağı'na yöneldi.
İkinci Süvari Tümeni 4. Alayı Bölük Komutanı Yüzbaşı Şerafettin Bey yaralarından kanlar sıza sıza, Hükümet Konağı’ndaki Yunan bayrağını indirdi ve göndere koynundan çıkardığı Ay Yıldızlı şanlı Türk bayrağımızı çekti.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa üçüncü kılıcı 15 Eylül günü düzenlenen törenle Yüzbaşı Şerafettin'e verdi.
Savaşan Anadolu Türkleriyle kalbi birlikte çarpan Buhara Türkleri yanımızdadır.
İzmirde bayrağı göndere çeken bu şanlı yiğit, kahraman kişi olan Yüzbaşı Tatar Şerafettin Kırım Türklerindendir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 20 Temmuz 1922'deki oturumunda kendisine dördüncü kez olmak üzere Başkomutanlık yetkisi verilen Mustafa Kemal Paşa, taarruz kararını Haziran ayında almış ve hazırlıkları gizli olarak yürütmüştü.
Düşman ordusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir yıl kadar süren hazırlıklar yapıldı.
Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, muharebeyi yönetmek üzere Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak Paşa ve Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile Afyon Kocatepe'ye geçti.
Büyük Taarruz Ağustos'un 26'sını 27'sine bağlayan gece Afyon'da 04.30'da başladı.
Türk askeri birkaç saatte süngü hücumu yaparak Tınaztepe'yi kontrol altına aldı ve harekata kesintisiz devam edildi.
Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi 30 Ağustos'ta zaferle noktalandı.
Ve Mustafa Kemal Paşa, zafer sonrası, 1 Eylül'de Dumlupınar'da, Batı Cephesi'ndeki tüm subay ve erlere okunmak üzere yayımladığı bildiride, "Bütün arkadaşlarımın, Anadolu'da daha başka meydan muharebeleri de verileceğini göz önünde bulundurarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü ve yurtseverliğinin kaynaklarını kullanarak, yarışmayı bütün gücüyle sürdürmesini talep ederim. Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!'' emrini verdi.
Aslıhan civarında kuşatılan düşman birliklerinin Mustafa Kemal Paşa'nın bizzat idare ettiği Dumlupınar Meydan Muharebesi'nde imha edilmesi ile Türk ordusunun zaferiyle sonuçlandı. Tarihin sonsuzluğundan başlayan ve günümüze kadar devam eden bu süreçte, Devletimizi, Milletimizi, Dinimizi, Bayrağımızı ayakta tutan, Şanlı Ay Yıldızlı Bayrağımızı indirmeyen, Bu kutsal Vatan topraklarını bizlere emanet edip, Ebedî Aleme intikal eden ve bu uğurda kınalı kuzuları yetıştiren anaları da, cepheye silah ve mühimmat taşıyan bacıları, çocukları ve onlara o şuuru ve bilinci verenleri de unutmamak üzere, emeği geçen başta Mustafa Kemal ATATÜRK ve tüm şehitlerimize, gazilerimize, kahramanlarımıza Allah rahmet eylesin, mekanları cennet olsun.